![](https://static.wixstatic.com/media/bbe86e_4d5843736d7a438abf16c29ce69cc5ce~mv2.jpg/v1/fill/w_980,h_653,al_c,q_85,usm_0.66_1.00_0.01,enc_auto/bbe86e_4d5843736d7a438abf16c29ce69cc5ce~mv2.jpg)
Bağımlılık insan yapısının bir parçasıdır.İnsan doğumundan itibaren, yaşamının devamlılığının sağlanabilmesi adına tümüyle çevresine bağımlıdır. Bu bağımlılık sadece fiziki var oluş için değil aynı zamanda ruhsal iyi oluşun da gerekliliğidir. Fakat her durum gibi, aşırıya ulaşan ve özerkliğin sağlanamadığı bağımlılık; patolojik hale gelerek işlevsellik ve kişilerarası bozulmalara sebebiyet verebilir. Bu noktada aşırı bağımlılık ve itaatkar davranışlar Bağımlı Kişilik Örgütlenmesi ve Bağımlı Kişilik Bozukluğu ile ilişkilendirilebilmektedir.
Tanısal açıdan bakıldığında DSM-5'e göre Bağımlı Kişilik Bozukluğu kişinin hayatına yoğun stres getiren ve işlevselliğini bozan;karar vermede zorluk, destek almadıkça karar verememek, sorumluluk alamama, özerk olarak hareket etmede zorluk, başkalarından bakım desteği almak adına hoş olmayan aşırı davranışlar gibi itaatkar ve yapışkan davranış örüntüsüyle sonuçlanan yoğun bakım ihtiyacı ve ayrılma kaygısına karşılık gelmektedir.
Bağımlı kişilikler:
Başkaları Tarafından Desteklenme ve Rahatlatılma İhtiyacı
Başkalarının onayı olmadan günlük kararlarını almakta bile güçlük çekebilirler.
Kendilerinin almaları gereken sorumluluğu başkalarının almasını isterler. Sorumluluğu başkasının alması istekleri yaşlarına ya da durumlarına uygun değildir.
Bir şeyi başlatmaktansa izlemeyi tercih ederler. Çünkü başkaları kendilerinden iyi yapabilir, onlar ise yardımsız yapamazlar.
Yalnız kalmayı, yalnız başlarına iş yapmayı sevmezler. Kendilerine bakamayacakları inancı öylesine yerleşmiştir ki, tek başlarına kaldıklarında kendilerini rahatsız ve çaresiz hissederler.
İlişkilerin Bozulması Endişesi
Kimseyi gücendirmemek,terkedilmemek ve bağı sürdürebilmek adına hep evet derler. Akla yatkın olmasa dahi başkalarının hoş olmayan isteklerini kabul edebilecek kadar aşırıya gidebilirler.
Söyledikleri kabul edilmez ya da eleştirilirse, oldukça etkilenir ve kaygılanırlar. Eleştirileri ve kabul görmemeyi değersiz olduklarının bir kanıtı olarak alıp, kendilerine olan güvenlerini yitirirler.
Toplumsal ilişkileri bağımlı oldukları birkaç kişi ile sınırlıdır. Ayrılmalardan olumsuz yönde etkilenirler.Böyle durumlarda bu ilişkinin yerini tutacak başka ilişki arayışlarına girerler.
Bağımlı kişilik bozukluğunun tedavisinde psikoterapi kullanılır.Terapinin asıl hedefleri danışanın özgüvenini artırarak; kararlar ve sorumluluklar alarak kişinin özerk olarak davranabilmesi, ilişki başlatabilmesi ve ilişkilerini sağlıklı sürdürebilmesi gibi noktalara odaklanır.
KAYNAKÇA
Lelord, F. ve Andre, C.(2016), ‘’Zor Kişilikler’’le Yaşamak,ss.201-226,İstanbul:İletişim
Yakın,D.(2014), Bağımlı Kişilik Örüntüsü ve Terapötik İşbirliği: Şema Odaklı Bilişsel Davranışçı Terapi Uygulaması, AYNA Klinik Psikoloji Dergisi, 1(2), 1-13
Comments