top of page

ÇARESİZLİK

aysapsikolojiveaka

Bilmiyorum. İstediğim bu muydu emin değilim. Oysa düzeldi sanmıştım bazı şeyler, düzeliyordum. Ama öyle yorulmuşum ki dönüşü yok. Kapısı olmayan bir odada sıkışmış gibiyim. Kendim için fark yaratmaya çalışırken kendim olmaktan çıkmışım. Herkesleştim, basitleştim, anlamsızlaştım. Kayboldu tüm hevesim. Yok oldu sevdiğim şeylere karşı bütün ilgim. Sahi, bir ben var mıydım ki…

Tüm hayatım boyunca durmadan çalıştım. Babam, çalışmazsam kaliteli bir insan olamayacağımı söylerdi. Haklıydı. İnsanlar yüksek statü gözetirler ve bunu takdir ederler. Babam da beni çalışkan ve başarılı olduğumda takdir eder, överdi. Beni yalnızca övdüğünde görünür olurdum onun için. Çocukken beni görmesi için çok çabalardım. Sırf küçük bir aferin alabilmek için… Çok nadir gösterdiği o minik sevgi kırıntısına tutunurdum hep. Onun sevgisine muhtaçtım. Kendimi görmezden gelir onu mutlu etmeye çalışırdım. Çevremi ancak onun takdir edeceği insanlarla doldururdum. Yaptığım en küçük şeyi onun gözüne sokmaya çalışırdım. Başardım da. İyi bir işte en iyi pozisyonlardan birindeydim. Babam çok mutluydu. Peki ben nasıldım…

İşim iyiydi fakat ben hiçbir zaman iyi olmadım. Sevmediğim bir işte yalnızca takdir almak ve yücelmek için durmadan çalıştım. Beni kullanmaya çalışan zorba insanlarla tanıştım. Bunun farkında olmama rağmen hayatım boyunca yaptığım tek şeyi yapmaya devam ediyordum zorundaymışım gibi. Tapıyordum. Tek amacı tapmak olan ben kesinlikle mutsuzdum. Her geçen gün çaresizliği peşimden sürüklüyordum. Elimden bir şey gelmiyordu, umutsuzdum. Tek motivasyonum beni daha da mutsuz eden şeydi: memnun etmek. Uyanmak zor, işe gitmek daha zordu.

Tahammülsüzleşmeye başlamıştım ki hayatımın dönüm noktası yaşandı. Babam, artık yoktu. Ne yapmalıydım? Sanırım üzülmeliydim ama içimde hüzün hissetmiyordum. İçimde umutsuz bir boşluk vardı. Ben yaşama amacımı kaybetmiştim. Zihnim donuklaşmıştı, düşünemiyordum. Biraz sakinleşince kafama tak etti ve o gün ani bir kararla işten ayrıldım. Mutlu olmalıydım fakat olamıyor, korkuyordum. Çaresizce oyalanıyor aşırı tasalanıyordum. Başım ağrıyor, midem bulanıyor, karnım ağrıyordu.


Artık bir işim, bir babam, bir sebebim yoktu. Ben kimliksizleşmiştim. Oysa hayatım boyunca özgür olmayı istememiş miydim, köle olmaktan nefret etmemiş miydim, farkında olarak yaptığım mide bulandırıcı işlerden kaçmamış mıydım? İçimde yalnızca koca bir telaş, zihnimde babamın sinirli ve eleştirel yankıları vardı. Kurtulduğumu, tüm sorularıma cevap bulduğumu düşünmüştüm. Fitili çekilmiş daha patlamamış bir bombayım. Belki de sorunum, her şeyin farkında olup hiçbir şeyi çözmek için çabalayamıyor olmamdadır.


Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, Beşinci Baskı (DSM-5) Tanı Ölçütleri Başvuru Elkitabı’ndan, çev. Köroğlu, E. HYB, Ankara, 2014.


Ertuğrul, K. (2014). Ayrılma Kaygısı Bozukluğu. Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, içinde (s.113) HYB, Ankara, 2014.


Ertuğrul, K. (2014). Yeğin (Majör) Depresyon Bozukluğu. Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal Elkitabı, içinde (s.93) HYB, Ankara, 2014.


Psk özlem Tokgöz özsoylar, “TÜKENMİŞLİK SENDROMU MU DEPRESYON MU?”, erişim: 08/12/2021, https://youtu.be/VhhRsFWrOhM?si=5OZvaZd5rSpvzJYv

Son Yazılar

Hepsini Gör
Anima ve Animus

Anima ve Animus

Comments


bottom of page